Bir işgünü daha geride kalırken, gün içinde 7.26’ya kadar gerileyen dolar/TL ABD fonlarının devreye girmesiyle yeniden 7.29 sınırına dayandı. Kamu bankaları bugün dövize müdahale etti mi, bilgi alamadım. Ama gün içi sert dalgalanmalardan müdahalenin bir kez daha başladığı izlenimini ediniyorum. Şahsi görüşüm olur tabii, fakat TL artık müdahale tutmuyor. Çünkü, TCMB’nin FX rezervinin tükenmeye yakın olduğu gerçeği tüm dünya finans basınında açıkça yazılıyor. Üzülerek görüyorum,
Ankara sermaye kontrollerine mi gidecek,
dış borç ödemesinde poroblem çıkar mı,
Türkiye’de olası bir kriz diğer Gelişmekte Olan Ülkeler’e sıçrar mı gibi tartışmalar başladı.
Bu ortamda Başkan Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “2019 yılı ülkemiz için yeniden dengelenme sürecinin yaşandığı bir yıl oldu. Maruz kaldığımız çok yönlü saldırılara rağmen ekonomimiz attığımız kararlı adımlarla 2019’un son çeyreğinde yeniden güçlü büyüme politikasına döndü. 2019 yılının son çeyreğinde ekonomimiz yüzde 6 oranında kayda değer bir büyüme kaydetti. Ekonomik yükseliş 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Yılın ilk çeyreğinde ülkemiz yüzde 4.5 gibi yüksek bir büyüme performansı sergiledi”
ve
“Kur ataklarıyla tüm araçlarımızla mücadele ettik. Türkiye ekonomide suni rüzgarlarla eğilip bükülecek bir ülke değildir” açıklaması, yarın dünya basınının diline düşecek ve TL’de bir satış dalgası daha getirecek.
Çünkü Saray artık iç siyaset-dış görüntü dengesini koruyamıyor. Yukarda zikrettiğim açıklamalar seçmene moral verebilir, ama dünyada Erdoğan’ın hala sorunları anlamadığı, ya da anlasa dahi geleneksel çözüm olan faiz artırımı ve IMF’yi çağırmaya yanaşmayacağı izlenimi uyandırıyor.
Saray şunu da anlamıyor: Her sene $170 milyar dış borç itfası, Temmuz itibarıyla TL140 milyar açık veren bütçesi olan ve turist gelmediği için uzun süre cari açık üretecek bir ekonomi dış kaynağı küstürecek, caydıracak girişimlerde bulunamaz. Bulunursa, işte böyle olur. TL göçer, arkasından enflasyon, resesyon ve bankaların bilançosuna yüklenen dev boyutlarda batık kredi gelir.
Ankara’nın tek hatası derhal faiz artırımına karar verememek de değil. Bütün piyasa BDDK’nın Aktif Rasyosu’nda köklü bir revizyona gidip, özel bankaları kredi vermeye zorlamaktan vazgeçeceğini düşünmüştü. Dağ fare doğurdu. BloombergHT’ye yeni Aktif Rasyosu formülünü değerlendiren uzmanların yorumları buradadır:
“Stratejist Işık Ökte, Aktif Rasyosu’nun esnetilmesi konusunda bankaların öncesinde zaten bir talebi olduğunu fakat bundan daha önemlisi, bankacılık sisteminde kamu bankalarında yüzde 130’lara çıkan bir kredi büyümesi vardı dedi. Bu durumun sürdürülemeyeceğini aktaran Ökte, Aktif Rasyosu’nun artık işlevini gördüğünü ve normalleşme döneminde zaten esnetmeyle çekileceğinin öngörüldüğünü söyledi.
Aktif Rasyosu’nun, özel bankaların elinde tuttukları bazı kaynakları Merkez Bankası’yla swap yapmaları ve ekstra likiditeyi yurt dışında değerlendirmemeleri amacıyla uygulandığına dikkat çeken Ökte, bu hedefe ulaşıldığını ve şu anda Aktif Rasyosu’nu tutmanın bir manasının olmadığını dile getirdi.
“Aktif Rasyosu’nda yapılan düzenleme bankacılık sektörünün isteklerini karşılamıyor”
Ankara Hacı Bayram Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tolga Dağlaroğlu, Aktif Rasyosu ile bankaların mevduat toplama konusunda isteksiz hale getirildiğini hatta getirilen düzenlemenin bankacılık sektörünün isteklerini karşılamadığını söyledi”.
Bakın Reuters şunları yazdı: Kredi değerlendirme kuruluşlarına göre, Türkiye kısa sürede faiz artırmazsa, TL’yi savunacak seçeneklerini yitirbilir. Commerzbank araştırmacıları ise sıkı sermaye kontrollerinin Türkiye’ye zaman kazandırabileceğini, fakat asıl sorunun başıboş bir para politikası ve enflasyon hedefine boş vermek olduğunu öne sürdüler.
Goldman Sachs analistleri ise Bloomberg tarafından nakledilen analizlerinde TL’de “discontinious move” yani ani bir trend kırılmasından bahsettiler. Türkiye o kadar feci durumda ki, gerek Goldman Sachs, gerekse Wall Street Journal’da çıkan “Turkish Lira’s Fall Drives Concerns for Euro” başlıklı makale Türkiye’de çıkacak bir krizin diğer ülkelerde de sarsıntılar yaratacağı iddia ediyor. WSJ’a göre, döviz krizi Türkiye’nin AB’den ithalatını keseceği gibi, şirketlerimizin AB menşeli bankalara borçlarını ödemesini de zorlaştırabilir.
Bu analize başlarken dolar/TL 7.28’di, bitirdiğimde 7.31 olmuştu.
Artık gerisini siz düşünün.
FÖŞ
Websitemde güncellemeler var, bir göz atmanızı rica edeceğim, adres burada
FÖŞ yazdı: Paşa, paşa faiz artıracaksınız, Paşam!
FÖŞ anlattı: Bu hafta döviz ne yöne gider? Ekonomiye nasıl bir etkisi olur
Para Analiz