Dünya piyasalarının odağında bugün Fed Başkanı Powell’ın Temsilciler Meclisinin Finansal Hizmetler Komitesinde, Koronavirüs Yardım, Destek ve Ekonomik Güvenlik Yasası’na (CARES) ilişkin yapacağı sunum vardı. Son haftalarda para politikası ve enflasyon hedeflemesinde yaptığı değişikliklerle kafa karıştıran Fed, Powell’ın ağzından yeni bir söylem açıklamadı. Powell, hem ABD hem de küresel ekonominin önündeki yolun belirsizliğine vurgu yaparken, toparlanmanın olabildiğince güçlü olmasını sağlamak ve ekonomiye verilen kalıcı zararı sınırlamak için bankanın araçlarını ne kadar sürerse sürsün kullanmaya kararlı olduklarını söyledi.
Fed Başkanı ABD ekonomisinin önemli bir gelişme gösterdiğini değinse de yine de daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu ; Fed’in de ekonomiye destek vermeye devam edeceğini söyledi.
Merkez bankası başkanı Fed’in koronavirüs salgını aracılığıyla ekonomiye yardım etme taahhüdünü yinelerken, şimdiye kadar yapılanların ana hatlarını verdi.
Powell, ifadesinde, “Elimizden gelen her şeyi yapmak için, toparlanmanın olabildiğince güçlü olmasını sağlamak ve ekonomiye verilen kalıcı zararı sınırlamak için, elimizdeki tüm araçları kullanmaya kararlıyız” dedi.
Fed, kısa vadeli faiz oranlarını neredeyse sıfıra indirdi ve piyasa stresini hafifletmeyi amaçlayan 13 kredi ve likidite programı başlattı. Ayrıca, Federal Açık Piyasa Komitesi geçen hafta enflasyon % 2’nin üzerine çıkana kadar faiz oranlarını yükseltmeme taahhüdünde bulundu.
Powell, uzlaşmacı politikaların gerektiği kadar devam edeceğini söylerken, ekonominin düzeldiğini de sözlerine ekledi.
Başkan “Virüsün yayılmasını engellemek için ekonominin büyük bir kısmının kapatıldığı dönemde ekonomik faaliyet, ikinci çeyrek düzeyindeki çöküşten toparlandı. Pek çok ekonomik gösterge belirgin bir iyileşme gösteriyor. Bununla birlikte, hem istihdam hem de genel ekonomik aktivite, salgın öncesi seviyelerinin oldukça altında kalıyor ve önündeki yol oldukça belirsiz olmaya devam ediyor” dedi.
Fed’in destek programları, çeşitli finansman seviyelerinde 2 trilyon $ ‘dan fazla para sağlama potansiyeline sahip, ancak bunlardan bazıları çok az kullanılmakta.
Küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik “Ana Cadde Borç Verme Programı”, 600 milyar dolarlık potansiyele sahip olmasına rağmen sadece 2 milyar dolar kadar taahhütte bulundu. Fed’in birincil piyasada şirket tahvilleri satın alabileceği bir kolaylık hiç kullanılmadı.
Yine de Powell, tesislerin genel olarak potansiyel fonlarının yaklaşık yarısını açığa çıkardığını ve piyasa streslerinin yeniden ortaya çıkması durumunda hazır olacağını söyledi.
Enflasyon mu büyüme mi?
Fed Başkanı Powell, geçtiğimiz haftalarda Jackson Hole toplantılarındaki konuşmasında enflasyon konusunda strateji değişikliğine gittiklerini ve uzun süredir %2 olarak belirledikleri enflasyon hedefini ‘ortalama hedef’ olarak gördüklerini açıklamıştı.
İlk olarak 2012 yılında enflasyonda %2 hedeflediklerini açıklayan Fed, son sekiz yıl içinde sadece birkaç defa bu seviyeyi gördü. Ortalamada ABD enflasyonu %1,5’i geçemedi, yani Fed’in hedefi orta vadede görülemedi. Fed de enflasyona bağlı olarak faiz artışlarını oldukça sınırlı oranda artırdı, ancak, pandemi öncesinde enflasyondaki yavaşlama nedeniyle zaten faiz artışı politikasında da frene basmıştı. Şimdi ise, pandeminin ekonomilerde yarattığı depremle beraber, Fed’in enflasyon hedefini orta vadede aşmasına çok düşük ihtimal veriliyor. BU da önümüzdeki an az beş sene boyunca ABD temel faizlerinin minimum seviyelerde tutulacağı beklentisi yaratıyor.
Fed’in daha önceki faiz politikalarına baktığımızda, enflasyondaki yükselişe karşın faizlerin hızla artırılmadığını görüyoruz. Aynı şekilde enflasyonda yaşanan düşüşlerde de bir süre izlemeyi doğru bulan Fed için faiz politikasında enflasyon sebep faiz sonuç (ki iktisatta da böyledir). Fed ayrıca piyasalarla doğru iletişim ve güvenilirlik için de ‘ortalama’ ifadesinin doğru olacağı görüşünde. Powell, dünkü konuşmasında hedeften sapma ve ulaşılabilirliğin zorlaşmasının algısal olarak da doğru olmayacağını içeren ifadeler kullandı.
Powell’ın mesajları TCMB’de bir etki yaratacak mı?
Bu hafta Perşembe günü PPK toplantısında merkez bankasından faiz artışı beklenmiyor. Zaten Powell’ın daha çok uzun süre piyasalara destek olunacağına dair vaatleri TC merkez bankasının faiz artırma aciliyetini gözardı edebilmesine alan yaratıyor. Fakat tabi koronavirüsün ekonomiye etkileri önümüzdeki kış yeniden yoğun hissedilecek. Elinde TL’yi savunmak için cephanesi kalmayan merlkkez bankası ve kamu bankaları açısından faiz artışlı beklentisi gündemden hiç düşmeyecek.
TL’deki hızlı ve devam eden değer kaybı ortalama fonlama faizinin bir miktar daha yükseltilmesinden öteye merkez bankasını harekete geçiremeyecek gibi. Bir taraftan ödemeler dengesi krizi gümndeme taşınırken, bir taraftan da özel sektör borç itfalarının ağırlaşan yükü de gündemde tartışma konusu. Moody’in not indirimleri ve uyraılarının ardından merkez bankası daha geleneksel bir para politikasına geçmekle TL’deki ateş söndürebilecek olsa da, faiz artışına karşı malum baskılar nedeniyle TCMB yine dolambaçlı ve yatırımcıları tatmin edemeyen yöntemleri tercih edecek gibi görünüyor. %11,25 faizin hakim olduğu geç likidite penceresinden fonlama apırlığının artırılması bekleniyor.
Hatırlanacağı üzere, TCMB resmi politika faizi %8,25. Merkezin piyasayı ortalama fonlama maliyeti %10,6. TCMB’nin yıl sonu enflasyon tahmini %8,9. Mevcut TÜFE enflasyonu %12.
Geç likidite penceresinden fonlamanın artırılması ile mevcut %10,6 olan ağırlıklı fonlama faizinin %11-11,5 aralığına çekilmesi beklentiler dahilinde; faiz koridorunda bir değişiklik de olabilir. Ancak, mevcut enflasyon %12 iken, TL’deki çöküşün durulması için nominal faizin %14-15’lere kadar çekilmesi gerekli.
Dolar/TL bugün 7.66′ yı görürken, Euro/TL de 9 seviyesinin üzerine çıktı. Merkez bankasının mevcut tutumu ile TL’deki erimenin devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.
@guldematabay
Para Analiz