Kabrimi derin kazın,
Mezarımı taştan oyun
İçine acı reçeteli vücudumu koyun
Gelmeyin kabristanıma, enfekteyim, entübeyim, biçareyim
Mezar taşıma yazın “450 baz puan”
Musalla taşında tutmaz pamuk, şampuan
Tıkayın turbun büyüğünü tüm deliklerime
İçim dolu geldim, içim dolu gideyim
Aşık Hoyrati
Nerdeyim ben söyleyin? Hangi Türkiye’de, hangi Paralel Evren’de? Uzay Yolu’nda Enterprise’ın yaptığı gibi daha önce hiç gidilmemiş yerlere gidip, yeni uygarlıklarla tanışıp onları kolonize mi ettim bir gecede? Yoksa, Star Wars’ın söylediği gibi “Çok uzun süre önce, çok uzak bir Galaksi’den…mi” geldim, lan? Whallahim, kendime acıyorsam namerdim, ben 18 yılda kafama o kadar çok tekme yedim ki, yarın İnsan Yiyen Uzaylılar gelse, “okey, sırada ne var” diyeceğim zaten. Ama, SABAH, ÖĞLE, AKŞAM, Taze Başak, Zürriyet gibi basın organlarında yazan meslektaşlarıma acıyorum. Onlar tuzlu sudan çıkmış olta kefali gibi oldular. Ula, daha dün Albayrak’a methiye yazmayanı kovuyorlardı, bugün yazanların ismini alıyor patronaj!
Gelecek Perşembe de kafasına ucu çelik kaplamalı çizmeden tekme yeme sırası size gelecek, Sevgili Vatandaş. Naci Abi ballı ballı 450 puanı zerk edince, sokaklara fırlayıp sizi öpüp Covid-19 verecek gönüllü arayacaksınız. Acı Reçete yazıldı, HES’den girip bakın, size enjektasyon ne zaman, sıra alın.
PPK’da 400-450 baz puana burun kıvırıp, “Efendim hangi faiz artacak? Ya cross-swaplar, AFM (ağırlıklı fonlama maliyeti) ne olacak? Koridor asimetrisi korunacak mı?” diye soranlar var. Susun, lan, milletin beyni zaten hidroksiklorokin üzerine iki tane de remdisivir yutup, zorla gönüllü aşı deneyine katılan kovidzeden beter olmuş, bu fuzuli, anlamsız, genel-geçer tartışmaları yapmayın. Bırakın FöŞ anlatsın başınıza gelecekleri:
KAFANIZA DEMİR BALYOZLA VURACAKLAR
KREDİ DEYİNCE BANKA GÜLECEK
İCRA MEMURUYLA AHPAP OLACAKSINIZ
ŞİŞEYİ ERKEN AÇIP, BAYILINCAYA KADAR YARENLİK EDECEKSİNİZ
ŞİMDİDEN TEZEK ISMARLAYIN
HA, Bİ DE YOLLARDA ÖLECEKSİNİZ.
Twitter’de bir lavuk, 3 lisanda sanayi üretiminin artışını övüyor, “yeniden dengelenme, gayret, sebat, seneye nurlu ufuklar” diyor. Ve bu kişilik adını vermeyeceğim bir bankada araştırma görevini yürütüyor. Baba, bugün 13 Kasım, yayınlanan EYLÜL sanayi anketi. Aradan geçen 1.5 ayda, memleket viraneye döndü ya! Burnunu hava soğutmalı cam kulenden çıkar da, yollardaki sefaleti kokla.
Neler oldu bu dönemde? Önce kredi furyası bitti. Bakın, aşağıda 13 haftalık hareketli ortalama ile ölçülen kredi ivmesi var. Yakında zemini delip bodruma yerleşecek.
Bu da Ağustos ortalamalı Temmuz-Eylül işsizlik grafiği—resmisi!
Tarım-dışı işsizlik %15.7, ama Dr Ali Orhan Yalçınkaya şöyle yazıyor:
Geniş tanımlı işsizlik oranını, işsiz sayısı (4.19 milyon kişi) ve iş aramayıp çalışmaya hazır olanları (4.08 milyon kişi) dikkate alarak hesapladığımızda Ağustos’ta işsiz sayısı 8 milyon 277 bin kişi, işsizlik oranı ise yüzde 23.1 olmaktadır.
Geniş tanımlı işsiz sayısına zamana bağlı eksik ve yetersiz istihdamdaki 1 milyon 933 bin kişi de eklendiğinde en geniş tanımlı işsiz sayısına ulaşmaktayız ki bu durumda Ağustos’ta işsiz sayısı 10 milyon 287 bin kişi, işsizlik oranı ise yüzde 28.6 olmaktadır.
Bir ülkenin %28.6’sı ya işsiz, ya da bir kuruş para verseler, daha fazla çalışacak: Hangi toparlanma ya? Bu manzaranın üstüne bir de 450 baz puan faiz artırımı koydun mu, ekonomi folloş olacak.
Kimse AB’de, ABD’de Covid-19’un ekonomik zararını okumuyor mu bu ülkede ya? Aşağıda Bloomberg’ten bir grafik var, henüz Türkiye’de rastlanmayan sık frekanslı göstergeler, ya da sosyal hareketlilik indikatörlerinden ekonomik aktivite hesaplanıyor. Bakın Covid-19 karakolları tutunca, ne olmuş:
Biz de naçizane Türkiye için böyle çalışmalar yapıyoruz. Özet grafik aşağıda. Sosyal hareketlilikte daralma Avrupa ve ABD kadar belirgin değil, çünkü millet Covid-19 filan takmadan Esenler’de Uganda mafyası tarafından işletilen gece kulübünde güzellik yarışması seyrediyor, ama 7 günlük hareketli ortalamaların hepsi fren yapmış, Abisi.
Durun, daha bitmedi, Avrupa resesyonda, Arap yine araplığını yapıp Türk malına ambargo koydu. İran, Rusya yeniden sokağa çıkma yasağı eşiğinde. Kime mal satacaksın da Aralık’ta sanayi üretimi yapacaksın?
DÜNYA Gazetesi arzeder:
Kamu gelirlerini artırıcı yönde atılacak adımlarda, ekonomik ya da sosyal gereklere dayalı olarak ötelenen zamların ücret artışı gerektirdiğinde ötelenmeden yapılacağı vurgulandı. Bu kapsamdaki en önemli kalemler elektrik ve gaz fiyat ayarlamalarından geliyor. Kamunun diğer doğrudan gelir elde ettiği otoyol ücreti ve alkollü içki ve sigaradaki otomatik maktu vergi artışının ertelenmemesi.. diye devam ediyor damrdan acı reçete…..
Bu akşam “hasta” sayımız” 3 bini aştı, vaka sayısı 40 bin diyor Fatih Altaylı. Yakında sokaklarda insan bulamayacaksınız. Bulduklarınız da insan değil, mahlukattır, kısırlaştırın.
Milyonlarca simitçi, büfe, sokak satıcısı, bakkal, kasap, manav, berber, kuaför, neyle geçinecek ya?
Para bassan, dövize tüyüyor. Bütçe harcamalarını artırmaya kalksan, DİBS faizleri tavana vuruyor. Biri de kalkmış geçmiş zamanda sanayi üretimi artmış diye öğünüyor.
Aşı filan da gelmeyecek, Kardeşim. “Pfizer BioNTech aşısı %90 etkinlik sağlıyor” başlığının altını okuyun zahmet olmazsa. Bu sene 25 milyon kişiye yetecek kadar aşı üretilebilecek en fazla. Aşıyı taşımak için eksi 70 derece soğuk hava üfleyen frigo-frik kamyonu lazım. Bizde o donanmıma sahip tek motorlu araç, Diyanet’in cenaze arabası be.
Sayın Berat Albayrak’ın ekonomide acı gerçekleri Sevgili Başkanı’ma anlatmadığı iddiaları var. Ayıp etmiş, ben anlatırdım….Önce Kuzey Kutbu’na taşındıktan sonra, Instagram’da.
FÖŞ
FÖŞ sordu: Acı Reçeteyi Kim İçecek ?
Güldem Atabay: Ohhh… Haklıymışız!
Fatih Altaylı: Korona patladı, sokaklarda öleceksiniz
FÖŞ hayıflandı: Sizi Artık Ben Bile Durgunluktan Kurtaramam!
https://twitter.com/AtillaYesilada1
Para Analiz